En sevdiğim aylardan olan eylül ayının 3. gününü yaşıyoruz
bugün. 8 gün sonra evliliğimin 1. yılını doldurmuş olacağım. Her zaman çok
sevdiğim eylül ayı bu olayla beraber daha da anlam kazandı benim için.
Omzum hala iyileşmedi gerçi doktor da demişti zaten öyle
hemen geçmesini bekleme biraz zaman alacak diye. Ağrı kesici kullandığım için
ağrım olmadığında geçti sanıyorum azıcık kullandığımda kolumu yine sızlamaya
başlıyor. Rabbim kimsesi sağlıkla imtihan etmesin. Sağlıksız hiçbir şey zevk
vermiyor insana.
Pazar günü araba pazarına gittik. Bir sürü araba, çeşit
çeşit insanlar. Araba piyasasını, alırken nelere dikkat edilmesi gerektiğini,
triger kayışının önemini falan baya baya öğrendim. Artık bir arabayı
incelediğimde ederinin ne olduğunu söyleyebiliyorum :)).
İş durumum hala bir netlik kazanmadı. Belirsizlik mide
bulandırıcı. Kararsızlık en kötü karardan daha kötü. Yanlış bölüm okumanın
acısı seneler sonra çıkıyor insandan. Geri dönüş yok, alternatifler için
fazlaca çaba gerekiyor. Elinde olan çabayı nereye göstermek konusunda karar
vermek gerek. Var olduğun yerde ilerlemek mi, bambaşka hayallere ulaşmaya
çalışmak mı? Yorgun muyum? Evet!
Güz gelsin. Havalar serinlesin. Yağmur yağsın. 5 buçukta
kararsın hava. Uzun akşamlarda sohbet edelim. Kestane pişirelim, çay içelim.
Üzerimize battaniyemizi alıp film izleyelim. Ben kışı özledim..
İçim sıkıldıkça Kanada’da yaşayan bir tanıdığımın geçenlerde
facebooka yazdığı bir post geliyor aklıma:
“ülkemin güzel insanları pkk belasıyla uğraşıp, can verip,
ana kuzularını toprağa verirken burada insanlar standart üzeri bir hayat
yaşayıp, tanıdık tanımadık herkese tebessüm edip mutlaka selam verip huzur
içinde tüm kurallara uyan sakin kavgasız , olaysız cinayetsiz,
şiddetsiz,gürültüsüz, sesin yükselmesinin suç sayıldığının bilincinde, sadece
havanın nasıl olacağının derdinde, tam bir müreffeh hayatla dünyada cennet
hayatı yaşıyorlar..İçim acıyor...”
O insanların günleri nasıl geçiyor acaba? Neler var
kafalarında? Neleri düşünüp sıkılıyorlar, neleri dert ediyorlar kendilerine? Sadece
hava durumu düşünerek geçmez günler. Hepsi memnun mu yaşadıkları hayattan,
işinden eşinden şikayetçi olan yok mu? Varsa neler yapıyorlar düzeltmek için?
Ellerindekilerle mutlu olmayı mı beceriyorlar yoksa? Kendilerince şükür içinde
mi yaşıyorlar? Biz o yüzden mi daha hırçınız onlara göre? Elimizdekinin
kıymetini bilmediğimiz için mi bu huzursuzluğumuz? Hep daha fazlasını
istediğimiz için mi? Rahatımıza çok düşkün olduğumuz, sıkıntıya gelemediğimiz
için mi bu söylenişlerimiz?
Cevaplar herkesin kendi içinde..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder