Eylül 03, 2012

durum raporu..


En sevdiğim aylardan olan eylül ayının 3. gününü yaşıyoruz bugün. 8 gün sonra evliliğimin 1. yılını doldurmuş olacağım. Her zaman çok sevdiğim eylül ayı bu olayla beraber daha da anlam kazandı benim için. 

Omzum hala iyileşmedi gerçi doktor da demişti zaten öyle hemen geçmesini bekleme biraz zaman alacak diye. Ağrı kesici kullandığım için ağrım olmadığında geçti sanıyorum azıcık kullandığımda kolumu yine sızlamaya başlıyor. Rabbim kimsesi sağlıkla imtihan etmesin. Sağlıksız hiçbir şey zevk vermiyor insana.

Pazar günü araba pazarına gittik. Bir sürü araba, çeşit çeşit insanlar. Araba piyasasını, alırken nelere dikkat edilmesi gerektiğini, triger kayışının önemini falan baya baya öğrendim. Artık bir arabayı incelediğimde ederinin ne olduğunu söyleyebiliyorum :)). 

İş durumum hala bir netlik kazanmadı. Belirsizlik mide bulandırıcı. Kararsızlık en kötü karardan daha kötü. Yanlış bölüm okumanın acısı seneler sonra çıkıyor insandan. Geri dönüş yok, alternatifler için fazlaca çaba gerekiyor. Elinde olan çabayı nereye göstermek konusunda karar vermek gerek. Var olduğun yerde ilerlemek mi, bambaşka hayallere ulaşmaya çalışmak mı? Yorgun muyum? Evet!
Güz gelsin. Havalar serinlesin. Yağmur yağsın. 5 buçukta kararsın hava. Uzun akşamlarda sohbet edelim. Kestane pişirelim, çay içelim. Üzerimize battaniyemizi alıp film izleyelim. Ben kışı özledim..

İçim sıkıldıkça Kanada’da yaşayan bir tanıdığımın geçenlerde facebooka yazdığı bir post geliyor aklıma:
“ülkemin güzel insanları pkk belasıyla uğraşıp, can verip, ana kuzularını toprağa verirken burada insanlar standart üzeri bir hayat yaşayıp, tanıdık tanımadık herkese tebessüm edip mutlaka selam verip huzur içinde tüm kurallara uyan sakin kavgasız , olaysız cinayetsiz, şiddetsiz,gürültüsüz, sesin yükselmesinin suç sayıldığının bilincinde, sadece havanın nasıl olacağının derdinde, tam bir müreffeh hayatla dünyada cennet hayatı yaşıyorlar..İçim acıyor...”

O insanların günleri nasıl geçiyor acaba? Neler var kafalarında? Neleri düşünüp sıkılıyorlar, neleri dert ediyorlar kendilerine? Sadece hava durumu düşünerek geçmez günler. Hepsi memnun mu yaşadıkları hayattan, işinden eşinden şikayetçi olan yok mu? Varsa neler yapıyorlar düzeltmek için? Ellerindekilerle mutlu olmayı mı beceriyorlar yoksa? Kendilerince şükür içinde mi yaşıyorlar? Biz o yüzden mi daha hırçınız onlara göre? Elimizdekinin kıymetini bilmediğimiz için mi bu huzursuzluğumuz? Hep daha fazlasını istediğimiz için mi? Rahatımıza çok düşkün olduğumuz, sıkıntıya gelemediğimiz için mi bu söylenişlerimiz?

Cevaplar herkesin kendi içinde..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder