Aralık 14, 2011

heyecan..

5 Aralıkta karşıma çıkan yeni bir iş imkanıyla başladı heyecanım. Bu heyecana dün yeni heyecanlar eklendi, kocaman oldu ve her geçen an daha da arttırıyor heyecanımı. Şu an her şey belirsiz, hepsi bir ihtimal. Bu ihtimallerin gerçekleşmesi için çok dua ediyorum. Hepsini çok istiyorum ama biliyorum ki Rabbim hakkımda hayırlısını nasip edecektir. Yeni bir yılda belki de yeni bir bana merhaba.. Yeni yılla beraber,

Her sabah kampüse gidesim var..
9 gün kutsal topraklara gidesim var..

Aralık 12, 2011

Haftasonu..

Güzel bir hafta sonunun ardından yepyeni bir hafta. Bu hafta duymak istediğim çok güzel bir haber var inşallah duymak istediğimi duyarım. Hafta sonun oldukça hamarat geçirdim. Cumartesi erkenden uyandım toz aldım evi süpürdüm yemek ve akşama gelecek arkadaşlarım için tatlı yaptım. Tabi arada gossip girl izlemeyi de ihmal etmedim ( blair chuck’a geri döndü ama kaza yaptılar çok acıklı bir yerde bitti yeni bölümü merakla bekliyorum =) ) Erken kalkınca insanın işleri hemencecik bitiyormuş bir kez daha bunun farkına vardım. 

Bu süreçte yeni aldığım düdüklü tenceremi de kullanma fırsatı buldum. 10 dk mercimek çorbası pişiyormuş. Evet pişti çok ta güzel oldu ( tadı güzel ama hala biraz fazla sulu ) ama ben yine de düdüklü tencerelere olan önyargımdan kurtulamadım. Ablamdan kullanma talimatını öğrendim: suyu koy mercimeği koy yağı koy ( sadece mercimek ve su ile yapılan çorbanın besin değeri pek yüksek olmayabilir biliyorum biraz tecrübe kazandıktan sonra patates havuç soğan kısmına geçeceğim inşallah) kapağını kapat, kapaktaki kırmızı kısım yukarı çıkınca altını kıs 10 dk bekle aç ye.  İyi güzel de ben pilav yaparken bile kapağını açıp pişmiş mi diye bakan bir insanım düdüklü tencereye nasıl güveneyim. Yemek pişerken en az 5 defa tadına bakarım ben onun, düdüklüde kokusunu bile alamıyor insan. Velhasıl düdüklü tencere iyi güzel çabuk pişiriyor ama ben pek hoşlaşmadım kendisiyle. Bu arada düdüklünün markası Tefal Clipso. Kullanımı çok kolay tek elle açıp kapatabiliyorsunuz. Patlama riski de yokmuş ki bence en güzel özelliği bu. 

Pazar günü de kayınvalidemlere kahvaltıya gittik. Börek yapıp götürdüm (sodalı börek, tarifini bir ara yazarım). Hamarat gelin olmaya başlıyorum sanırsam =). Akşamına da Ada Centera uğradık. Alışveriş isteğiyle dolup taştığım günlerde hiç bir şey bulamamak kadar sinir bozucu bir duygu yok. O kadar gez dolaş istediğin şeyleri bulamadan dön ( bir tane yağmurluk ve şampuan aldım ama onlar sayılmaz =) ).

Artık aldıklarım ve almak istediklerimi de başka bir postta anlatırım.. İyi haftalar.

Aralık 09, 2011

Kahraman..


Ahh bunları buraya yazıyorum ama bir yandan da korkuyorum nazar değer mi diye. Okumadan önce maşallah diyelim lütfen nede olsa oku attıktan sonra kalkan olmaya çalışmak pek işe yaramaz. 

Herkesin bir kahramanı vardır, özellikle çocukların. Kimininki spidermandir kimininki superman kimininki winks kızları. Ben de hala küçük şımarık bir kız olduğum için bir kahraman edindim kendime. Ama benim kahramanım çok özel hem sadece bana kahramanlık yapıyor hem de tek hayranı benim. Kim mi bu kahraman tabiî ki KOCA-MAN im =)  

Her türlü maharet var benim koca-manimde. Alışverişe çıkar, mağaza mağaza dolaşır hiç söylenmez, saatlerce yürür sıcak soğuk dinlemez,  her zaman buz olan elimi ayağımı ısıtır üşümez, ev işlerinde yardım eder üşenmez, çok uykum var az daha uyuyayım derim ellemez, bir şey yapmak istediğimde destek olur engellemez. Vs.vs.vs…. İşte bu yüzden koca-manimi ne kadar sevdiğimi anlatmaya kelimeler yetmez.  

Çok şükür böyle bir kahramana sahip olduğum için..

Aralık 08, 2011

Canım sıkılıyor!

Hava yağmurlu. Severim aslında yağmurlu havaları ama evde yatağımda olmam lazım elimde kitabım sağımda bilgisayarım solumda da telefonum olması lazım. Bir saat kitap okuyup bir saat bilgisayarda takılıp bir saatte uyumam lazım. Telefon niye orada diyeceksiniz o her 5 dakikada bir sevdiğimle mesajlaşmak için =)

Ama bunların hepsi şuan için sadece hayal. Daha baştan ofsayt durum çünkü çalışıyorum. Her 5 dakikada bir sevdiğimle de mesajlaşamam oda çalışıyor. Evlendikten sonra onunla mesajlaşma konusunda çok büyük bir boşluğa düştüm zaten. Önceden asla yanımdan ayıramadığım telefonumu şimdi nereye bıraktığımı unutuyorum. Düğünden birkaç gün sonra “sabahları sana günaydın mesajı atabilir miyim” diye sormuştum kendisine =) 

Evlilik güzel bir duygu. 3 ayın dolmasına az kalmış olsa da  ben hala bazen şaşkınlık içerisindeyim. Böyle durup bakıyorum ona, etrafa, eve. Ama güzel, çok güzel bir şey. Mesela ev senin evin, istediğin zaman toplarsın istediğin zaman dağınık bırakıp yatarsın. İstediğin zaman  yemek yersini istediğin zaman yatar istediğin zaman kalkarsın. Dün akşam bir güzelliğine daha şahit oldum, bu havada dondurma yedik ( evde annem asla izin veremezdi de). Tabi ki bunca güzellik içinde zorluk yok mu var! Hele benim gibi bunca zaman sorumsuz yaşamış biri için çok zor. O istediğim zaman topladığım evi BEN toplamak zorundayım, istediğim zaman yediğim yemeği ben yapmak zorundayım. Bunlar başa gelince anladım annemin, ablamın kıymetini. Bir de ne var yaparım ederim çok kolay diye ahkâm kesiyordum. Hiç de öyle değilmiş başa gelince gördüm.  

Yavaş yavaş alışıyorum yani alışmak zorundayım. Yemek yapmaya başladım. Çok da kötü olmuyorlar. Hatta baya beğenenler bile çıktı (biricik kızlarım). Misafir bile ağırlıyorum =) Aaa cumartesi günü misafirim var inşallah benim. Ne yapacağıma karar vermek ve malzemeleri hazırlamak için 1 günüm var. Hemen danışmanım olan ablama danışmam lazım.

Hayatımda kendimle ilgili değiştirmek istediğim birkaç şey var. Yaşam kalitemi arttırmak için başarmam gereken şeyler.   Şuan onların üzerinde çalışıyorum. Eğer başarabilirsem ki Rabbimin izniyle  başaracağıma inanıyorum yazarım burada başarı sırlarımı =) Bu arada Rabbim en büyük destekçime de güç versin..

Aralık 07, 2011

her zaman her şeyden..

Her zaman her şeyden.. 
Nasıl tamamlasamki devamını bilemedim. Neden bu ismi seçtim onu da bilemedim. Bir anda aklıma geliverdi işte. Belli bir katagoride yazmak istemediğimden belki. Her şeyden yazmak istiyorum. Aklıma gelen her zaman, her şeyden yazmak istiyorum!

Modayı takip etsemde pek uygulamam (her seferinde heves ederim sonra beceremem), yeni yerler görmeyi sevsemde pek gezemem (iş güç para zaman meselesi), yemek yemeyi çok severim ama pek yapmam (yapamam değil yapmam hazır olanı yemeyi daha çok seviyorum özellikle ablamın yemeklerini), takılara aksesuarlara bakmayı severim ama pek kullanmam (genelde onları seçecek ayarlayacak vaktimi başka şeye harcarım), tv deki çoğu şeyi bilirim ama pek izlemem (15 dk fragmanlara bakın bütün konuyu anlıyorsunuz zaten), bir yerde uzun süre kalamam sıkılırım (baba evinde sıkılınca abla evinde, abla evinde sıkılınca baba evinde yaşadım 3 ay öncesine kadar artık kendi evim var bi orda sıkılmıyorum), teknolojiyi ve teknolojik aletleri çok seviyorum hep hep hep istiyorum (hep hep hep de bozuyorum).  Bilgisayara ve telefonuma aşığım. Hee bir de bunca şeye rağmen beni seven sevdiğime aşığım :)
İşte böyle her zaman her şeyden bir parça vardır içimde. Hayat paylaşınca güzel ya ben de paylaşayım dedim :)

Merhaba..

Bismillâhirrahmanirrahim..
Ve sonunda.. 
Daha evvel bir kaç kere girdi aklıma bu düşünce ama cesaret edemedim, kaçtım. Küçüklükten beri hiç güvenmedim yazıma, kompozisyon derslerinde hocamla anlaşmam vardı, yazmazdım. Konuşarak kendimi daha iyi ifade ettiğimi düşündüm hep. 
Sonunda dedim ki kendime edebiyat yapmak zorunda değilsin :) aklına geldikçe birşeyler konuşuyormuş gibi yazabilirsin. Bu güne nasipmiş.. 
Her konuda olduğu gibi bu konuda da desteğini esirgemeyen biricik sevgilim, huzurum ve ilk okuyucum olan eşime kocaman sevgiler..