Ağustos 29, 2012

evde spor benim neyime..


Dün spora başlıyordum ya hani ertelemeli olarak bugün başladım. Başlamamla bitmesi bir oldu. Isınmadan yapmaya çalıştığım mekik hareketinde omzumu incittim. İlk başlarda çok fazla ağrı yoktu ama gün içerisinde ciddi şekilde arttı ağrım. Akşamüzeri koluma da ağrı indikten sonra masaj yaptırmaya gittim. Masaj yapan kadın sırtımda ve omzumda kireçlenme olduğunu söyledi. Masaj harikaydı çok rahatlattı ama omzuma faydası dokunmadı. Başımı sol tarafa çeviremiyorum, kolumu kullanmakta zorlanıyorum. Yatıp uyuyayım dedim o da olmadı. Yüz üstü yatamıyorum, sağ tarafıma yatamıyorum. Sol tarafıma yatak da uyuyamıyorum. Kas gevşetici içtim, ağrı kesici içtim banamısın demedi. Yarın da böyle devam ederse doktora gitmeyi düşünüyorum. İnşallah ciddi bir şey yoktur.

İyi bir ders oldu bana. Siz siz olun ısınmadan spora başlamayın. Bu gece nasıl uyuyacağım ben :((.

temizlik..



Evde oturmak psikolojik olarak iş yapma konusunda baskı oluşturuyor insana. Çalışırken böyle bir baskı yok. Yetişemiyorum her şey tam olmasa da olur diyip görmüyorsunuz ince işleri. Ama evdeyken yapılacak bir sürü iş batıyor insanın gözüne. Yapmaktan çok fazla hoşlanmasam da yapılması gereken işler sırasıyla şöyle olabilir: 

-          Ev toparlanabilir, toz alınıp, süpürülüp , silinebilir.
-          Çamaşır yıkayıp, ütüler yapılabilir.
-          Mutfak lavobası ciflenir, fırın, ocak temizlebilir.
-          Buzdolabı düzenlenir, temizlenir, bulaşık makinası ve diğer küçük ev aletleri silinebilir.
-          Mutfak dolaplarının ve çekmecelerinin içi düzenlenebilir.
-          Gereksiz kap kacak ayıklanabilir, alınacakların listesi yapılabilir.
-          Malzeme eksikleri tespit edilip market alışveriş listesi oluşturulabilir.
-          Salonda dolaptı, büfeydi, vitrindi içi düzenlenebilir.
-          Koltuklar, halılar ve sandalyeler silinebilir.
-          Oturma odasındaki çekmeceler ve kitaplıklar düzenlenebilir.
-          Yatak odasında gardırop içi, çamaşır ve çorap çekmeceleri elden geçirilebilir.
-          Banyoda lavabo, klozet ve küvet ciflenebilir.
-          Havlular, deterjanlar, kremler ve diğer ürünler elden geçirilebilir.
-          Ayakkabılar temizlenip, kutuları düzenlenebilir.
-          Çantaların içi boşaltılıp, temizlenebilir.
-           Genel olarak camlar silinip, tüller ve balkonlar yıkanabilir.

Çok da bir iş yokmuş yaa. Hepsini yapamasamda yavaş yavaş birkaç haftada bayasını yaparım ben bunların  :)).

Ağustos 28, 2012

korkma ben varım..

" Bu kitapta anlatılan olayların hepsi gerçektir, fakat hiçbiri henüz cereyan etmemiştir. "

" Hapishane hastanesinde ameliyata alınan bir idam mahkumu gibi dehşet içindeydim. "

" Sağır-dilsizler kongresi açılışındaki saygı duruşunun sessizliğine ihtiyacım var. "

" Belki de korkak olduğumun anlaşılmasından korktuğum için, adım korkağa çıkmasın diye kavgadan kaçmıyorum? "

" Soru sormazsan ben de yalan söylemem. "

" İnançlarım gereği, bazı şeyleri tadında bırakıyorum. "

" Umutları sönmüş, nezleli bir kurbağaya benziyor. Onu öpecek prensese, ancak virüs bulaştırabilir. "

" Güneşi görebilmek için el fenerine ihtiyaç duymazsınız. "

" Sebebsiz somurtuşun ardından, kalıcı felç gelir. "

" Sahip olmadığınız niteliklerle sizi övenler, taşımadığınız kusurlarla yererler de. "

" Bir erkek hastanede size eşlik ediyorsa, onunla mezara kadar yola devam edebilirsiniz. "

" Eminim bir gün sen de hayatının kadınına rastlayacaksın evlat.. Ve ona şöyle diyeceksin: 'Ben evli bir adamım.' "

Kitap bitti. Tek kelime ile anlatacak olursam sıkıcı! "Düblörün Dilemması" çok daha eğlenceli idi. Başladığım kitapları yarım bırakmaktan hoşlanmadığım için zorla bitirdim. Tasiye edermiyim? Hayır. Ama ille de okumak isteyen olursa itiraz etmem :)). 

spor yapıyorumm.. yani başlıyorumm..


Takip ettiğim bir çok blogta diyet furyası var.  Ben de gaza geldim ama çok şükür diyet yapmamı gerektirecek kadar kilolu bir insan değilim. Hatta zayıf bile sayılırım. Benim istediğim spor yapmak. Sıkılaşmak, kaslarımı güçlendirmek. Ebru Şallı pilatesine başlamak istiyorum ama maşallah kadının yaptığı hareketleri yapabilsem zaten pilates yapmaya ihtiyacım olmazdı :)). 

Yine de bir yerden başlamak lazım diyorum. Şimdi hepsini yapamasam da hareketler yavaş yavaş kaslarımı güçlendirdikçe yapabilirim diye düşünüyorum. “Süper Bir Karın” ve “Selülit Savar” DVDleri var elimde. Ama öncelikle başlamak istediğim Ağustos ayı Formsante dergisinde yer alan “Ebru Şallı’nın göbek eriten 7 hareketi”. Eğer bu hareketlerde istikrar ve başarı sağlarsam DVD leri yapmaya başlayabilirim. Baktım olmuyor evde beceremiyorum ben bu işi o zaman bir spor salonu bulmak gerek :)).


Salı günü başlanır mı böyle şeylere bilemedim ama diğer pazartesiyi beklersem cayabilirim :). Ertelemeden, alınan kararları hemen uygulamaya geçirmek gerektiğinden dolayı bugün başlıyorum sporuma. Haydi rastgele…     

Ağustos 27, 2012

tarifleeerrrr..

Güzel bir hafta başı çünkü ben evdeyim :). Geç kalktım kahvaltımı yaptım evimi toparladım. Ohh miss. Semeke geldi az önce hamileliği baya kötü geçiyor sürekli bir mide bulantısı var. İkinci ayı bitiyor geçecek inşallah yakın zamanda. Bol dua..
Haftasonum güzel geçti. Eğlendim. Cumartesi günü akşam 4 saat krmmle mutfaktaydık. Semeke için zeytinyağlı kabak yemeği, kendimiz için zeytinyağlı taze fasulye yaptık. Krmm börek istedi. Sallama bir börek yaptık bence pek güzel olmadı ama krmm beğendi. Sonra benim canım kurabiye istedi. Geçenlerde dokuzuncubulut sitesinden tarifini aldığım vişneli çikolatalı kurabiyeyi yaptık. Ama o da güzel olmadı :)).
Börekle kurabiyenin tarifini yazayım da bir daha aynı hataları yapmayayım.
Bayramda kayınvalideme sardığım böreklerimin tarifini annem vermişti. Bir yufkayı koy üzerine eritilmiş margarin sür, ikinci yufkayı koy margarin sür, üçüncü yufkayı koy margarin sür. Yufkaları önce dörde böl, dört parçanın her birini de üçe böl. Böylece 12 parça elde edilmiş olacak. Yufkaların geniş tarafına hazırlanan içi koyup sar. Pişirmeden önce süte batır, istersen üzerine yumurta sarısı sürüp fırına verebilirsin dedi.
Yaptım çok güzel oldu. Herkes çok beğendi. Bir kısmını da buzluğa koymuştum. Geçen gün çıkarttım pişireyim dedim çözdürmeyi unutmuşum süte batırmam falan hiç işe yaramadı. Anladım ki o börek buzluktan çıkarıp pişirmelik değilmiş. Bu yüzden cumartesi günü yeni bir tarif denemek istedim. Kendi buluşum :).
Bir kaseye bir yumurta kırdım içine az süt koydum biraz da sıvı yağ. Üstteki tarifte erimiş margarin yerine bu karışımı sürdüm. İç olarak da peynir, domates ve kekik karışımı hazırladım. Üzerine yumurta sarısı sürdüm pişirdim. Fena olmadı ama ben daha çıtır seviyorum pek istediğim gibi olmadı ama krmm pek beğendi o da yumuşak sever. 

Sevdiğim börekleri benim için süslemiş :))

Kurabiye tarifine dokuzuncubulut sitesinden ulaşılabilir. Benim yaptığım birkaç hata var. Sanırım o yüzden güzel olmadı. Birincisi şekerle tereyağını krema kıvamına gelene kadar çırp demiş ben biraz erken bıraktım çırpmayı. İkinci hatam tarifte vişneleri bir süre önceden unlayın suyunu salmasın diyor. Biz vişne koymaya son anda karar verdiğimiz için hemen unlayıp hamura kattık. Ehh tabi suyunu saldı hamur yumuşadı ellerime yapıştı. Zar zor tepsiye koydum pişirdim. Tadı fena değil dışı baya sert içi de yumuşak oldu. Biz severek yiyoruz fakat başkasına ikram edemem :).
Sloganımız durmak yok yola devam. Yılmayacağım yeni yeni tarifleri güzel güzel yapana kadar deneyeceğim.  

Ağustos 22, 2012

sanırım büyüyorum..


İnsan kaç yaşına kadar büyür? Fiziksel olarak büyümenin durduğu bir zaman var fakat ruhsal olarak ölene kadar büyümeye devam ediyoruz sanırım. Bu aralar kendi değişimimde hissettiğim şey büyümek. Hareketlerim, tavırlarım, düşüncelerim olgunlaşıyor. Daha temkinli hareket ediyorum artık, daha mantıklı düşünüyorum. Aldığım kararlarda daha kararlıyım. Ne istediğimi tam olarak adlandıramasam da ne istemediğimi biliyorum. Sıkılganlıktan kurtuluyor gibiyim. Daha sabırlıyım. Hayatın bana yüklediği rollere karşılı daha anlayışlıyım. 

Evliliğin büyük katkısı oldu bu sürece. Ayrı bir hane olmak büyümeye zorladı beni. Hayatımı yeni baştan şekillendirmeye başlıyorum şimdi. Bunca zaman üzerime yapışan olumsuzluklardan kurtarıyorum kendimi. 

Ama ne olursa olsun çocukluğumdan bir şey kaybetmeyeceğim. Hala kıpır kıpır olacağım, hala deli dolu. Çok büyükler gibi takıntılar oluşturmayacağım kendime.  Yine içimden geldiği gibi davranacağım. İçimden geldiği gibi konuşacağım, içimden geldiği gibi ağlayacağım. Beni rahatsız eden olumsuzluklarımı ortadan kaldırdıktan sonra kendimce yaşayacağım. Benim hakkımda kimin ne dediği ne düşündüğü önemli değil. Ben mutlu olduktan sonra gerisi bunu dert edeni üzer :)). 

 
Bunları yazarken ablamla konuştum telefonda. Hamileliği biraz kötü geçtiği için anneme kalmaya gitti. Senin odanda yatıyorum dedi. Eski odamda. Sürekli kendimi kapattığım 9 m2 lik odada. Merak ediyorum şuan neden o işkenceyi yapmışım kendime. Sadece ihtiyaçlarımı gidermek için çıkıyordum. Evde olduğum tüm zamanı o odada geçirirdim. Sürekli bir depresif mod hakimdi üzerimde. Şimdiki nsnr ile ozamanki nsnr arasında dağlar kadar fark var. Bunun değişimin en büyük sebebi krmm. Onun varlığından sonra bambaşka biri oldum. Herkes çok şaşırdı ama çok memnun oldu :)). İnsanlar "ben böyleyim, değişemem" diyorlar ya asla katılmıyorum bu söze. İnsan değişir gerçekten sevdi mi gerçekten istedi mi değişir. Kimse kendini kandırmasın yaniiii.    

Eğer kendinizle ilgili bir şeyleri değiştiremiyorsanız ya sevginizi sorgulayın yada inancınızı..   

Ağustos 16, 2012

alnımızda bilgilerden bir çelenk..

Yüksek lisans hala devam ediyor. Pek istekli olmadığımdan olsa gerek gayet yavaş ilerliyor kendisi anca 2 sene sonunda geçtim tez dönemine.

Kpssden 75 aldim. Sınavda uyukladığıma bakılırsa iyi bir puan bence. Demek ki az biraz kitap açsaymışım 90 falan alırmışım. Nasip belki 2 sene sonra gaza gelirim.

Ales puanımın geçerliliği kasım ayında bitiyor. Sınava girip yenilesem mi diye düşünüyorum ara ara. Ama kariyerime akademik olarak devam etmek istemediğimden dolayı işime yaramaz artık.

Açıköğretim işletmede son 2 ders. Bütünlemede geçersem derslerden mezunum. Eylül başı çalışmaya başlayayım bari.

Eğitim hayatımın sonlanmasına dayanamam. Mazoşistçe bir sınav hobisi var bende. Önümdeki hedef 2013 lys-ygs. Konuları baya unuttum kasmam lazım azıcık. Ama hiiç belli olmaz bakarsın gaza gelir tıp falan kazanırım. :)))

Ağustos 15, 2012

en eski anım.. mim..


Deeptone mimlemiş beni.Sayesinde ilk mimi yazıyorum :))




En eski hangisi çıkartamıyorum. Çocukluğunun en güzel çağında, 11 yaşında deprem görmüş biriolarak hayatım depremden önce ve depremden sonra diye ikiye ayrılıyor benim. Depremden önce yaşadığım her şey eski hayatıma ait olduğu için hep en eski. Çocukluk anılarımın hepsi deprem öncesi dönemden. Ama bir sıralama yapamıyorumiçlerinde o yüzden hatırladıklarımı yazıyorum..
Teyzemlerle altlı üstlü otururduk apartmanda. Biz iki kardeştik. Şimdi çok iyi anlaştığım ablam ozamanlar azılı düşmanımdı. Teyze çocukları 5 taneydi (depremden sonra 4kaldılar..). Çocukluğumun büyük kısmını teyzemin oğlu mayro kaplar. Diğer kısımlarını da halamın kızı beti. Kuzen yönünden çok kısmetliydim çok şükür. İkisi de hala vazgeçilmezlerim. 

Mayro ile simit ve kaymak sattığımız zamanlar oldu mahallede. Beti ile halamın diktiği tokaları sattık sahilde. İşin patronu mayroydu ben de yanında çalışan. Her günün sonunda günlüğümü verirdi. Eğer acıkırda satacağımız simitlerden yersem günlüğümden düşerdi bir simit parasını. 

Mayro 1 yaş büyüktü benden. O okula başlayınca evde canı sıkılan ben sorun çıkarmışım. Okumayazmayı da kendi çapımda biraz becerdiğim için mayronun peşinden yaşım tutmamasına rağmen beni de göndermişler okula. O zamandan liseye kadar aynı sınıf, aynı dershane, aynı kurslarda olduk hep. Türlü saçmalıklar yaptık çocukken. Arıyı bal dolu bi kaseye atıp bal yapmasını bekledik. Ballara yapışıp ölünce de çok üzüldük. 4. kat balkonun mermerlerinde çufçufçuluk oynadık. Yarılan dizlerimi annemler görmesin diye kendi çapımızda tedavi ettik. Marimar izledik, Kara Melek’e aşık olduk. Hep dost olduk birbirimize.. 

Beti ise 3 yaş büyüktü benden. Yaş farkına rağmen herkes ruh ikizi diye adlandırırdı bizi. Biz kendimizi birbirimize hiç benzetemesek de ne kadar çok benziyorsunuz biri sarışın biri esmer söylemlerine şahit olduk hep. Ayrı şehirlerde otursak da hiç kopmadı aramızda yakınlık. Beraber olduğumuzda ne suç işlersek işleyelim hiç satmadık birbirimizi hep tek bir sloganımız vardı: ‘Suç ikimizin..’. Büyüklere özenip sabaha kadar oturma çabaları içerisindeydik. Yatağın altına zulaladığımız bisküvileri, çikolataları yatağın içinde yedikten sonra nöbetleşe uyurduk. Sabah ezanı zaferdi bizim için. Ertesi gün herkese hava atabilecektik biz sabaha kadar oturduk diye. Ablamın makyaj malzemelerini karıştırır, sonra hiç ellenmemiş gibi yerlerine koyardık. Hep dost olduk birbirimize.. 

En eski anım bu iki kişi benim için. Daha buraya yazmakla bitiremeyeceğim birbirinden güzel bir sürü anım var. Hepsi en eski hepsi en güzel..

Ben de dekorapsuwasyon, irituruncubalık ve umutsepetini mimliyorummmm :))

julia child..


Bugün Julia Child in 100. Doğum günüymüş. Kendisini Julie & Julia filmini izleyene kadar tanımıyordum. Julia Child Fransız mutfağını Amerikanlara tanıtan kadın olarak biliniyor. Filmi izledikten sonra hayran olduğum birisi. Malzemeleri seçerken ve yemek pişirirken koklaması onu kendime çok yakın hissetmemi sağladı :)). Ben de koklamadan hiç bir şeyi kullanamam, yiyemem.

Mutfakta olmayı, yemek yapmayı seviyorsanız Julie & Julia adlı filmi mutlaka izleyin. Bayılacaksınız..

Julia Child’a sevgilerle… 


Ağustos 10, 2012

doğum günü..

Yİne bir cuma günü ve ben haftasonuna girdiğimiz için çok mutluyum. Yoruluyorum bu aralar bünyem kaldırmıyor hem orucu hem çalışmayı. Ama az kaldı geçecek inşallah hepsi. Gün sayıyorum ama ramazanın bitmesi için değil, eylül ayından itibaren işten ayrılmam için. Yani bir süreliğine haftanın 5 günü değilde 2 3 günü gideceğim. Bu da benim bayaca rahatlamamı ve evimde vakit geçirmemi sağlayacak. Evlendiğimden beri sadece 15 gün evde oturdum, doyamadım sanırım. Şimdi evde olmak mutfakla biraz uğraşmak istiyorum. Hakkımda hayırlısı inşallah.

Bugün ablamın doğum günü.. Küçükken hiç anlaşamadığımız, yanında gezdirmeyen, sinirlendiğinde dövmekten çekinmeyen, 11 yaşımda beni ailenin tek çocuğu olarak bırakıp evlenen, canım eniştemin biricik eşi, bana dünyalar tatlısı 2 yeğen veren (3. de yoloda :)), yaşım ilerledikçe anlaşmaya başladığımız, zıt karakterlere sahip olup birbirimizi tamamladığımız, kendi evimden çok onun evinde yaşadığım, hep arkamı toplayan, bana annelik yapan, bu kadar beceriksiz olmamın en büyük sebebi olan, evlendikten sonra annemden önce özlediğim, başım sıkışınca ilk arayacağım, çocuğum olsa ona da annelik yapacak olan, canım, yarım, kanım ablamın doğum günü..

İyi ki doğmuş be. Yoksa ben harcanır giderdim bu hayatta. Hatta bazen diyorum semeke gibi bir kaç tane daha ablam olsaydı sırtım yere gelmezdi :)). Seviyorum onu..40 yaşına geldiğinde böyle bir pasta yapacağım sana inşallah :)).

Ayrıca bugün birinin daha doğum günü. 23 yaşında sahip olduğum ikinci erkek kardeş. Onu da seviyorum ama onun bana sevgisinden şühpelerim var :)). Biraz fazla üzerine gidiyorum sanırm. Daha üniveriste okutacağım ona sonra askere gönderir evlendiririm :). Beraber bol bol doğum günü kutlayacağız inşallah. 

Ağustos 06, 2012

bir yumak mutluluk ve ben...


Kitap bitti ama hayal kırıklığıyla. İlk kitaptan aldığım lezzeti bundan alamadım. Devam kitabı olduğunu düşünmüştüm, ilk kitaptaki karakterlerle beraber devam eden bir kitap. Oysaki ana karakterin yanında yine 3 kadın, yine mutsuzluklar ve yine mutlu son. Kitabın daha başında sonunda ne olacağını biliyorsunuz. Bu tarz kitaplarda bana hiç tat vermez. İlk kitaptaki karakterlerle devam etseydi onların farklı yaşamlarını anlatsaydı benim için daha ilgi çekici olurdu. 3. kitabı alır mıyım bilmiyorum belki baya zaman geçtikten sonra. “Korkma Ben Varım” a başlayacağım bir iki gün içinde inşallah.

Dün Rabbimin bana 23 yaşında verdiği erkek kardeşlerimden birinin doğum günüydü. Dua ediyorum aramızdaki ilişki her zaman böyle devam etsin diye. Gelecek eltime de şimdiden işin var benle diyorum, kıskançlık yapabilirim belki :). Yarın da 19 ramazan. Dini nikâhımızın 1. yıldönümü :). Geçen sene acayip heyecanlıydım bu zamanlar, düğünümden çok bu nikâhta heyecanlandım.  Yeri bir başka bende.

Zaman ne kadar çabuk geçiyor. Geçmez diye düşündüğüm günler, şimdi geriye baktığımda çok uzaktalar. Biraz sabretmeyi bilince insan her şey hayırlısıyla oluyor. Ama ben o sabırdan yoksunum hemen her şey olsun bitsin istiyorum. Belirsizliklere tahammülüm yok. Her şey belli olsun ben garantide yaşayayım. Bu yüzden hep gelecekle işim oldu benim. Geleceği düşündüm onu planlamaya çalıştım. İki gün sonra olması muhtemel bir olayı düşünmekten bu günümü rezil ettim.  Bunun farkına varmam biraz geç oldu ama zararın neresinden dönülürse kârdır. Artık daha sabırlıyım tahammüllüyüm hayata karşı. Hayatın belirsizliklerle güzel olduğunun farkındayım. Anı yaşıyorum. Neredeysem oradayım, ne yapıyorsam onu yapıyorum! İki saat sonrasını da iki gün sonrasını da iki hafta sonrasını da düşünmüyorum. Zevk alıyorum artık yaptıklarımdan.  Yıpratmıyorum kendimi. İnşallah bu şekilde sürdüreceğim hayatımı. Bir saniye sonrasının bile garantisi yokken neden bu kendini paralama. Rahatım. Mutluyum. Huzurluyum.