Niye manyak gibi blog yazıyoruz ya da takip ediyoruz? Neden
bu kadar çok merak ediyoruz başkalarının hayatlarını, gezdiklerini,
giydiklerini, düşündüklerini? Kendi
hayatımızı beğenmiyor muyuz acaba, özendiğimiz hayatlarımı takip ediyoruz
internetten kimseye fark ettirmeden. Gerçekte
“aman banane canım onun ne aldığından nasıl yaşadığından ben kendi hayatıma
bakarım derken” neden içimiz gide gide bakıyoruz ekrana. Kıskançlık mı bu? Belki..
Ama bence bu doyumsuzluk ve şükürsüzlük. İmrendiğimiz hayatların yazılı olduğu
sitelere bakabiliyorsak demek ki elimizin altında en azından bir bilgisayar ve
internet var demektir. Sadece buna bile şükretsek imrenmemizin bir kısmı gider
diye düşünüyorum. Eminim bizim hayatlarımıza da imrenerek bakan onlarca insan
vardır etrafımızda. Belki maddi olarak değildir onlardan üstünlüğümüz ama
mutluluğumuza imrenebilirler, iyi aile ilişkilerimize, rahatlığımıza falan. Ama
mutlaka birileri bize de imreniyordur. Bunlara şükretmek yerine hep daha fazlasını
istiyoruz. Nereye götürecek bizi bu
doyumsuzluk hissi çok merak ediyorum. Rahat batıyor bize özellikle kadınlara. İki
iş yapınca ayılıp bayılıyorum. Eskiden kadınlar hem 9 çocuk doğurur hem çamaşır
bulaşık yıkar hem ekmek yemek yapar hem hayvan bakar hem de bahçeyle
uğraşırmış. Onlar kadınsa biz neyiz, biz kadınsak onlar ne idi diye soruyorum
kendime. Değişen ne diye düşünüyorum ve aklıma gelen tek şey teknolojinin
getirdiği rahatlık oluyor. Biz rahatladıkça elimizdekinin kıymetini unuttuk hep
daha rahata kaydı gözümüz. Bir çantamız varken gezerken takabileceğimiz, biz en
iyi ihtimalle ikincinin üçüncünün peşine düştük. O bir çantayı kullanabileceğimiz
gezmenin kıymetini hiç anlamadık, düşünmedik bile üzerinde sanki hep ona
sahiptik elimiz kolumuz gibi. Onu kaybetmeden de değerini anlamayacaktık.
Anlamadık da. Hala da anlamıyoruz. En azından ben çoğu zaman anlamıyorum.
Sürekli bir şeyleri isterken buluyorum kendimi. Elimdekilerin
kıymetini bilmeden durumumdan şikâyet ediyorum. Ne işe yarıyor HİÇ. Beni ve çevremdekileri
mutsuz etmekten başka hiçbir işe yaramıyor. Ben istiyorum diye birden önümde
bitivermiyor her şey. Zaman ve çaba gerektiriyorlar. Elde etmek için çabalamak
yerine yerimde durup söyleniyorum. Ne ileri ne geri sürekli aynı yerde. Şimdiden
on yıl sonrasını istiyorum. İlk defa yemek yapayım harika olsun, ev işi yapayım
hemen muhteşem bir ev hanımı olayım, bir iş kurayım ertesi gün süper para
kazandırsın, bir yerde işe gireyim hemen müdür olayım, araba kullanayım hemen Schumacher olayım. Hiç zorluk olmasın yani
hayatımda. Böyle bir hayat vermez Rabbim biliyorum verirse de o hayatın
hesabını vermek çok zor olur. Bilmeme rağmen
neden hala bu düşüncelerle takılıyorum işte onu bilmiyorum. Bununda bir anda gitmesini istiyorum kafamdan
dimi, ben hiç çaba göstermeden bütün kötü düşünceler gitsin kafamdan istiyorum.
Komik.
Çaba göstermeden bir şey elde edilmez, bir hastalıktan
kurtulunmaz. Önce istememiz lazım
gerçekten istemek sonra çaba göstermek ve halimize şükretmek. Ben istiyorum bu hastalıklı düşüncelerden,
sızlanmalardan, uyuşukluklardan kurtulmayı, sahip olduklarım için şükretmeyi.
Bir yerden başlamak gerek.. Allah’ım bana bu farkındalığı ve çabalama isteğini
verdiğin için sana şükürler olsun.
Yazdıklarını o kadar iyi anlıyorumki:)
YanıtlaSilUmarım hepimiz,elimizdekileri kaybetmeden onların kıyetini bilmeyi öğrenebilelim.Umarım hepimiz,küçük şeyleri kafaya takmamayı ve ŞU AN'ın içinde yaşamayı öğrenebilelim.Kafamızdaki sesi susturabilmeyi başarıp,içimizdeki huzura kavuşabilelim.Hayat çok,kısa ve çok güzel,bunu farkedelim ama gerçekten farkedilm ve doya doya yaşıyalım.Daha kolay yaşabilmek,daha az ittirmek,daha çok mutlu olabilmek tüm dileğim.Hepimiz adına..